Yedek subay olarak askerlik yapanların kulaktan kulağa anlattığı bi hikayedir bu. Olayın Foça’da geçtiği rivayet edilir. Kadınlar ve askerliğini yapmayanlar için açıklayayım, orduda illa ki önce küçük rütbeli selam verir, sonra da büyük rütbeli bu selamı alır. Bi gün birlik içinde bi yedek subay (asteğmen yani) yürürken yanından birlik komutanı olan paşaya ait makam arabası geçer. Flaması açıktır. Bu da paşanın aracın içinde olduğunu gösterir ve tüm askeri personel arabaya selam vermek zorundadır. Bi asteğmen arkadaş dalgınlığından selam vermemiş. Araba zonk diye durmuş, paşa camını açıp asteğmeni çağırmış. Bizimki koşarak gelip hemen selam vermiş ve cama doğru eğilerek, “Emredin komutanım” demiş. Komutan, “Flamanın açık olduğunu gördün mü?” diye sormuş. Asteğmenin betbeniz atmış ama görmedim dese daha kötü olacak, “Gördüm komutanım” diye cevap vermiş. Komutan sakin ama etkileyici ses tonuyla devam etmiş, “Peki neden selam vermedin evladım?”
Asteğmen dalgınlığından, flamayı bırakın arabayı bile farketmemiş aslında. Ama orduda “görmedim” bahane olamaz. Asteğmen bi an afallamış ve aklına ilk geleni söylemiş, “Camlar siyah olduğundan içindeki subayın rütbesini göremedim, o yüzden de selam vermedim komutanım.” Paşa kızsam mı, gülsem mi bi ses tonuyla, “Oğlum” demiş, “Bu orduda senden daha küçük rütbeli subay var mı ki selam vermeyesin!” Bizim as-tek “disko”dan kurtulamamış taabi. (Dis-ko disiplin koğuşu, yani hapistir.)